Başbakan’ın Söylemleri – Sarkozy’nin Babası

24 Aralık, 2011

Dün gazetelerde Başbakan Erdoğan’ın bir söylemi vardı. “Cezayir’de 1945 yılından itibaren tahminen nüfusun yüzde 15’i orada Fransızların katliamına uğranıştır. Bu bir soykırımdır. Erdoğan ve Kanuni'nin Fransa'ya  Fermanı Cezayirliler fırınlarda topluca yakıldı. Eğer Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Sarkozy, bu soykırımı bilmiyorsa gitsin babası Paul Sarkozy’ye sorsun. Babası 1940’larda Cezayir’deki Fransız lejyonunda askerlik yaptı……”

Söylenen sözlerin bir ağırlığı olması gerekir. Ne yazık kı 24 saat sonra Başbakan’a yanıt geldi. Elinde sigarası ile baba Sarkozy, 2. Dünya Harbinde Marsilya’nın güneyine inmediğini, lejyonda sadece 4 ay çalıştığını söylemiş ve eklemişti, “Kitabımı satın almaları yeter, onun içinde bütün belgeler var, yani tüm bunlar gülünç” dedi.”

Yazık, sürekli yanlış bilgilendirilen, yanlış bilgi veren ve de yalanlanan bir kişi olmanın zor bir birşey olduğunu düşünüyorum. Ama, olabiliyor.


Kişiye Özel, Uygun Biçilmiş Yasa – Şike Cezalarında İndirim- 2. Bölüm

5 Aralık, 2011

Özel yasa ile ilgili yazımı bitirdikten iki gün sonra internette bir baktım ki AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) ile komşu olmuşuz.AKP'nin Kurum Sitesinde "Kişiye Özel Yasa Çıkartılamaz"  başlıklı yazı

“Hem de ne şans, ben de, AKP de meğerse aynı şeyi söylüyormuşuz” diye düşündüm. Sonra biraz dikkatli bakınca bu başlığın, AKP Programı ve parti bildirgesi değil, Gençlik ve Spor Bakanı’nın bir videosu olduğunu gördüm. Gözünün İçine baka baka "Biz kişiye özel yasa çıkartmayız" diyen bir Bakan
Genç Bakan gözlerimizin içine baka baka “Kişiye Özel Yasa” çıkartılmadığını,
şu an arkasında olduğu girişimin
aslında konuyla ilgisiz bir olay
olduğunu anlatmaya çalışıyordu.

İki gün önce önce Cumhurbaşkanı yasayı veto etti. Ertesi gün Savcılık, FB eski başkanı için uçuk bir ceza istedi.

Yakında TBMM konuyu nasıl yönlendireceğine karar verecek.

Bütün bu olayların içinde beni çok başka bir detay ilgilendirdi.

“MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, AA muhabirine, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu geri göndermesini değerlendirdi. Kanuna ilişkin tavırlarını, hükümetin hareket tarzının belirleyeceklerini ifade eden Şandır, “AKP’nin tavrı önemli bu noktada. AKP, imzasının arkasında durmazsa, biz de
ona göre davranacağız” dedi. ”

Demokrasimizde bugün için önemli bir geminin (Milliyetçi Hareket Partisi) serdümeni, “Benim ne yöne gideceğime benim bilgim veya inancım değil, önümdeki gemi karar verir” diyor. Sanki Ankara’ya bizleri temsil etmeye, inandığı doğruları savunmaya değil, dörtlü poker oynamaya gittiler.

MHP Grup Başkanvekili şu an masadaki diğerlerini gözleye dursun, benim bir vatandaş olarak tutumum belli;
“Davası yürüyen bir olayda ilgili yasalarla oynanamaz. Nereye çekerseniz yanlış olur, kişiye özel yasa çıkarmış olursunuz.” Yargının gizliliğinin kalmadığı, kesinleşmemiş suçun, avans olarak cezasının çektirildiği bir düzende, hiç değilse muhalefet partileri bu ilkeyi de yıpratmasınlar.


Kişiye Göre Yasa – ŞİKE yapmak artık utanç değil, gurur eylemi olacak!

29 Kasım, 2011

Şike, toplumumuzda yakışıksız ve olumsuz bir olayı tanımlar.

** ** **
şike Fr. chiqué a.

1. sp. Bir spor karşılaşmasının sonucunu değiştirmek için maddi
veya manevi bir çıkar karşılığı varılan anlaşma.

2. mec. Bir çıkar karşılığı, uzlaşarak bir iş yapma, aldatma:
Bu işte şike var.
Güncel Türkçe Sözlük

** ** **

Düzgün ve ilkeli bir toplum içinde şike yapanlar
elbet olur,ama o toplum bu
eylemi yapanları kınar, cezalandırır. O kişilere
özel yasa çıkarmak ise kimsenin aklından geçmez.

Türkiye uzun bir süredir, Fenerbahçe’nin şike olayını
tartışıyordu. Bu konu yakında kapanacak. Bedeli ise Türk
toplumu için çok ağır olacak. Bu konuda TBMM’de ‘evet’
oyu verecekleri bugünden kınıyorum.

“Cezaevinden tahliye başkanlıktan tasfiye- 17 Kasım 2011

Şikede cezalar düşüyor

Şike, ağır ceza olmaktan çıkarılıp, 5 yıllık ceza alt sınırı
1 yıla indirildi. Buna karşılık soruşturulan kulüp yöneticisi,
hakim kararıyla kulüpten tasfiye edilebilecek……

Kulüpler Birliği yöneticilerinin bir süredir Meclis’te yürüttüğü
kulis dün meyvesini verdi… TBMM’deki dört partinin grup
başkanvekillerinin ortak imzasını taşıyan teklife göre, bir
spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına
kazanç veya menfaat temin eden kişiye 1 yıldan 3 yıla kadar
hapis cezası verilecek.”

http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/19261232.asp

Türk toplumu buna layık değil, hepimiz birden şike yapanları
kucaklayıp, yeniden göklere çıkartamayız. Bu konu yasalaşırsa ki,
sanırım öyle olacak, bu her birimiz için bir ‘utanç’ olacaktır.


Cumhuriyet Bayramı her şartta kutlanmalıdır

1 Kasım, 2011

Berlin’de Cumhuriyet Bayramı
28 Ekim 2011 23:32
Berlin’deki Türkiye Büyükelçiliği tarafından düzenlenen Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna Van depremi damgasını vurdu.” http://www.hamburghaber.de/haber-Berlinde-Cumhuriyet-Bayrami-8473/

Bu sabah (1 Kasım) Cumhuriyet’te bir son dakika haberi okudum.(saat 00.01) Cumhur’un başı Cumhuriyet Bayramı’nın resmen kutlanmasını durdurmuş olmasına karşın Berlin Konsolosluğumuzun kutlamayı yaptığı yazılıyordu. Hatta kutlamaya Bakan Babacan’ın katıldığı da yazılı idi. 3 günlük haber enteresan geldi, araştırdım. Almanya’da bu haber 28 ve 29 Ekim’de yayınlanmış. Cumhuriyet haberi burmuş da. Zamanınız olursa iki sunuşu bir karşılaştırın. http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=289786

Büyükelçi Ahmet Acet’i ve bütün Berlin ekibini yürekten kutlarım. Doğru olanı yapmışlar. Cumhuriyet’e inanların önce Cumhuriyet’e layık olan şekilde davranmaları sonra da kutlamaları gerekir. İlk yıldönümü kutlamasını 1924’de Atatürk şimdiki Müze binasında yapmıştı, meşaleyi söndürmemek bize ve yüreğimize bağlı.

Sabah sabah içim ısındı.


Cumhuriyet Bayramı 2011

26 Ekim, 2011

Cumhuriyet Bayramı, ülkemizin tek Ulusal Bayramıdır. Dünya’nın her yerinde Türk Devlet’i bir tek bugün tören yapar, kendisini kutlayanları karşılar.
*********
Kanun No : 2429
Kabul Tarihi : 17.03.1981

MADDE 1 – 1923 yılında Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim günü Ulusal Bayramdır. Türkiye’nin içinde ve dışında Devlet adına yalnız bugün tören yapılır. Bayram 28 Ekim günü saat 13.00’ten itibaren başlar ve 29 Ekim günü devam eder.
**********
Gazetelerden öğreniyoruz ki, Cumhurbaşkanı bu yılki resepsiyonu iptal etmiş.

Cumhuriyet Bayramı kutlanmalıdır.

Bugün, ben okuduğunuz yazıyı yazabiliyorsam, Van’a yardım ekipleri aynı gün ulaşabildilerse Cumhuriyet sayesindedir.

Başbakan Aliağa Petrokimya’nın temelini attı. Ankara’da Anayasa komisyonu toplandı görüşmeye başladı. Borsa her sabah kapılarını açıyor. Onlar niye ertelenmedi veya yapılmadı?

AKP Cumhuriyet’in kapısını kapatmaya çalışıyor. 1990lı yılların başına kadar Avrasya Maratonu 29 Ekim Günü yapılırdı. Trafik dediler, vs dediler ve Erdoğan Belediye başkanı iken Avrasya 29 Ekim’den uzaklaşmaya başladı. Her yıl koşu yapılıyor, ama “Cumhuriyet’in adını dil veya akıllarımıza getirmeden”.

Bu yıl Devlet’in başkanı, Devlet’in tek Ulusal Bayramı’nı kutlamayacak. Olacak iş değil, ama oluyor.

Cumhuriyet Bayramı mutlaka kutlanmalıdır! Bunun utanılacak, sıkılınacak hiç bir yeri yoktur.


3. Boğaz Köprüsü ve Aksilik (Kullarla Yönetim Bu Kadar Olur-Bize Bireyler Gerek)

24 Ocak, 2011

(İlk yazım 24 Ocak 2011)

Benim temel eğitimim İnşaat Mühendisliği’dir. Onun için İnşaat ile ilgili yazıları izlerim. Aşağıdaki yazıyı Yapısal.net’ten olduğu gibi aldım. İsimsiz yazarını kutlarım, çok önemli bir konuya mutfak’tan ışık tutuyor.
AKP'nin Yönetim Anlayışı ve Sonucu

Üçüncü Boğaz Köprüsü ve ‘Aksilik’

12 Ocak 2011

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım geçen senenin nisan ayında “bir aksilik olmazsa” İstanbul Boğazı’nda yapılması planlanan üçüncü köprünün 2010’da ihale edileceğini söyledi.

Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan da, eylülde ihale ilanı için “Son adıma yaklaşıldığını, ihale sürecinin ‘çok uzayacağını’ düşünmediğini” söyledi. Ama ihale yapılmadı. Yakında yapılma olasılığı da yok. Aslında Yıldırım da, Turhan da açıklamalarını yaparlarken böyle bir olasılık olmadığını biliyorlardı. Veya bilmeleri gerekiyordu. Çünkü altı milyar tutacağı açıklanan böyle büyük bir projenin ihale edilmeden önce geçirmesi gereken aşamalar var. Bu aşamalardan geçilmemiş, süreç tamamlanmamıştı.

Hatta sürece başlanmamıştı bile denebilir. İşi yapmaya istekli şirketlerin fiyat oluşturabilmesi için zemin etütlerinin Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılmış veya yaptırılmış olması gerekirdi. Son araştırdığımda (geçen ay) böyle bir etüt yapılmamış, yapılması gerektiği düşünülmeye bile başlanmamıştı.

İhale yapmak için Yüksek Planlama Kurulu’nun olurunu almak lazım. Kurula başvuru Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılır. Sorduğumda üst düzey bir DPT görevlisi “bize (Karayolları’ndan) olayı net bir şekilde resmeden bir proje gelmedi, YPK’ya sunulacak bir proje yok” dedi.

Bir “aksilik” olduğu kesin. Ama bu aksilik ne? Politikacılar olması mümkün olmayanı vaat etmekte aceleci, “aksilikleri” açıklamakta yavaştırlar. Onları beklerken ben size biraz ışık tutmaya çalışayım. Bürokrasi güdük kalıyor. Her iktidar değiştiğinde bürokratik kadrolar tırpanlanmakta, hükümetler, ne kadar bilgili olduklarına bakmaksızın kendi adamlarını kilit mevkilere yerleştirmektedir. Bu uygulama ciddi bilgi ve tecrübe kaybına yol açmaktadır. Türk bürokrasisi sürekli acemiler tarafından budanan bir ağaç gibi büyüyememekte, güdük kalmaktadır. Memurlar mevkilerini borçlu oldukları politikacılar karşısında güçsüzleşmekte, ‘evet efendimci’leşmektedir.

“Vizyon oluşturacak kültüre sahip değil bürokrasi” diye anlattı deneyimli bir bürokrat. “Politika bürokrasinin önüne geçti. Çok yoğun mühendislik isteyen işler zayıf. Kurumların teknik elemanları zayıfladı. Raflar boş. Bırakın fizibiliteyi ölçüm yok. Proje yapılmıyor. Bakan’ın da vizyonu yoksa…….”

Gerisini tamamlamadı çünkü ne demek istediği açıktı. Yanlış anlamaya meydan vermemek için açıklayayım: Deneyimli bürokrat olarak tarif ettiğim kişinin görüşleri ideolojik değil, çünkü o dini bütün, hükümete sadık bir AKP’li.

Üçüncü köprüde, nükleerde, çevrede ve aklınıza gelebilecek birçok başka konudaki yanlışlıklar ve eksikliklerin nedenini arıyorsanız başka yere bakmanıza gerek yok.  Bürokrasi at, hükümet süvaridir. At sakat, süvari de acemi ise, buraya kadar.

http://www.yapisal.net/haberler/ucuncu-bogaz-koprusu-ve-8216-aksilik-8217-.html

Yazıyı yazan kişi aslında çok tehlikeli bir çıkış yolunu belirtmemiş. Bugüne kadarki ve ilerde olabilecek sözde gecikmeler aslında “aklın ve bilimin yolunu izlemenin gereği olan işlemler”dir. Anlatılan aşamalardan geçmeden aklın, bilimin ve yönetimin gereği inşaat yapılamaz. Kendini çok akıllı sanan bir diktatörce bu işlemler bir günde aşılabilir; Diktatör yakın birini çağırır ve “Bana bunu yap” dedikten sonra topluma da dönüp, “Bakın ben ne akıllı ve becerikliyim” diye de övünür. İş sahiden bitebilir; ama olması gereken süreden daha fazla bir zamanda, olması gerekenden daha kötü ve olması gerekenin en az bir katı bedele. Osmanlının son 70 yılı bu konuda örneklerle doludur.

Ülkemizin yukarıda söylediğim yola girmemesi için kendini birey gören her kişinin önümüzdeki altı ay içinde çok ama çok çalışması gerekmektedir.

Not- Ülkenin sahibi tek bir yöneticinin nelere mal olduğunu Osmanlı tarihinin son 70 yılı ile ilgili birkaç tarih kitabından alıntılarla başka sayfalarda anlatmaya çalışacağım.


Uyduruk e-postalar – İrdeleme ve Sorgulama Alışkanlığı

9 Ocak, 2011

(İlk yazım 9 Ocak 2011)

Bugün sevdiğim birinden “çok önemli” uyarısıyla aşağıdaki iletiyi aldım. Kısaltarak veriyorum.

“Önümüzdeki yılın Ramazan bayramı tatili..Rezervasyonunuzu unutmayın.!!!!!!!!

Yeni Anayasanın geçici 16.maddesinde;”Referandumda mazeretsiz olarak oy kullanmamış olanlar 5 yıl içinde yapılacak seçimlerde oy kullanamazlar.” hükmü bulunmaktadır.Kimse bunun farkında değil.Seçimlerde tatili ve seyahati tercih edecek olanlar da bu sayıya ilave edilmiş olacak.Bu nasıl vatan sevgisi ?

Konu: Önümüzdeki yılın Ramazan bayramı tatili
Tarihi: 8 Aralık 2010 Çarşamba, 16:38

gene ayni taktik!!!!!!!!!!!

Sevgili Arkadaşlar,
Sabah duyduğum bir haber beni hayrete düşürdü……
……….
Berrak Aşcı/ Hukuk Başdanışmanı/ Eczacıbaşı Holding “

Sanırım çevrenizde bu tip bir e-postayı alanlar olmuştur. Yazıdaki İngilizce hatasının bir Hukuk Başdanışmanınca yapılmayacağını düşünüp, yazıyı irdelemeye karar verdim. İrdeleme sırama göre beraberce bakalım.

1.“Yeni Anayasanın geçici 16.maddesinde;“Referandumda mazeretsiz olarak oy kullanmamış olanlar 5 yıl içinde yapılacak seçimlerde oy kullanamazlar””
İnternette 16. maddeyi buldum; “ GEÇİCİ MADDE 16- Anayasanın halkoylamasına ilişkin oy verme kütüğünde……” Dikkat edilirse bu madde “Anayasanın halkoylamasına” diyor, Referandum demiyor. Sözü gecen tümce 2709 No’lu, Kabul Tarihi : 18/10/1982 olan Kenan Evren Anayasa’sının geçici maddesidir. “Ben HAYIR oyu vereceğim” diye yazanların, mahkemeye verildikleri bir dönemin kalıntısıdır.

Halkoylaması Kasım 1982’de yapılmış, Resmi Gazete’nin 20 Kasım 1982de sonuçlar açıklanmıştır. Buna göre, 1982 Anayasası, 1.626.431 “red” (yüzde 8.63) oyuna karşılık, 17.215.559 “kabul” (yüzde 91.37) oyuyla kabul edilmiş, kitap kapanmıştır. Geçici 16. Madde beş yıl süreli idi, 1987’den sonra çalışmaz oldu. Zaten e-postayı yazan da durumu bildiği için halkoylaması yerine referandum demiş.

2.

    “Erdoğan told that the government is considering moving the parliamentary election one month forward. Turkey was scheduled to hold the election on July 22.”

Önce neden tümüyle İngilizce bir satır. Hepimiz İngilizce bilmek zorunda mıyız? Yazının Türkçesi- ” Erdoğan Hükümetin seçimleri bir ay öne alınmasını düşündüğünü söyledi. Türkiyede seçimlerin 22 Temmuz’da yapılması planlanmıştı”dır.

Böyle bir olay aslında yok, “considering” yani düşünüyorlarmış. Herkes herşeyi düşünür. Aslında bu haberin de yazılı olduğunu sanmıyorum. Araştırmadım bile, mış’larla devlet yürütülmez, mış’lar ile düşünce sistemi kurulup bir sonuca varılamaz.

3.Haberleri takip edenler için ise bugün dahi kesinleşmeyen seçim günü 22 Temmuz değil, 12 Haziran’dır. Ağustos ayını nereden çıkarttılar, enteresan. 12 Haziran 2011 Seçim Olabilir

4.22 Temmuz gününe bakarsak, Cuma günüdür. Türkiye bütün seçimleri hep Pazar günü yaptı, Cuma günü de tutarsızdır.

5.Yazıyı yazan ingilizce de bilmiyor. “moving forward” ün (muving forvörd okuyun, ikinci v harfi sert değil, dudak yuvarlakken çıkacak) türkçesi “öne almak”tır. Seçim 22 Temmuzda yapılacakmış. Bir ay öne alınırsa Haziran olur, Ağustos değil.

6.Bence bu uyduruk bir e-postadır, Berrak Hanım yazmamıştır. Berrak Aşcı’ya internettte baktım, böyle bir kişi var. TBMM belgelerinde de görev tanımıyla geçiyor. Berrak Aşcı - İnternet Sayfaları

Görüldüğü gibi tutacak yeri olmayan bir e-posta dolanıp duruyor, toplumumuzun kafasını karıştırıyor. Peki bu e-posta neye hizmet eder. Ben bu soruya bir yanıt bulamadım. Açıklaması olan yorum olarak bildirirse sevinirim.


Ülkemizde dogmanın değil, aklın galebe çalmasını arzuluyorsak birinci yapacağımız şey “irdelemek” olmalıdır, yazlık tatil programlarını iptal etmek değil.
Söylenenleri kendi düşünce sistemimizden geçirip, tartmadıkça, gerekli deney ve gözlemleri yapmadıkça birey olamayız.

Hür toplum ancak ve ancak hür düşünceli, sorgulayıcı beyinlerle var olabilir.


Seyhun’un Ispanaklı Böreği – Bekâr Mutfağı

9 Ocak, 2011

(İlk yazım 9 Ocak 2011)

2011 yılında yaklaşık 20 “Bekar Yemeği” tarifi yazmayı planlıyorum. Yanlız yaşayan kişi öncelikle kendini en az zaman harcayarak doyurmak ister. Benim yaklaşık 10 çeşit “bekâr yemeği” tarifim var. Evime misafir de geliyor. Onlar için ise sahiden özel yemekler yapıyorum. Bu tip yemekler zaman alıyor, ama değiyor da. Tariflerim üç sınıf olacak; bekâr/ orta zorlukta ve usta işi. Afiyet şeker olsun.

Seyhun’un Ispanaklı Böreği (*)

Yapma zorluğu- Orta
Hazırlama süresi- Yarım Saat
Pişme Süresi- 45 dakika
Porsiyon- 12 (**)

Malzeme

    – Ispanak- 1 kg, iyice yıkanıp, ince dilimlenecek
    – Yufka – 6 tane, bölünmeden olduğu gibi kullanılacak
    – Peynir – 300 gr, elde ne varsa kullanın. Beyaz, dilim, köylü, tulum…
    – Soğan – Kuru, iki tane, ufak doğranmış
    – Domates – 2 tane, ufak doğranmış (domates yerine patates de konabilir)
    – Yumurta – 1 tane, sarısı kullanılacak
    – Zeytinyağı – 1/3 su bardağı
    – Süt – 1/3 su bardağı
    – Yoğurt – 1/3 su bardağı – bu üçünü tek bir su bardağında (200gr) toplayıp karıştırın
    – Kimyon – 1/2 (yarım) ince belli çay bardağı
    – Karabiber- 1/2 (yarım) ince belli çay bardağı
    – Kırmızı Biber- Pul, 1/2 (yarım) ince belli çay bardağı
    – Tuz – 1 Tatlı kaşığı
    – Nebati margarin – tepsileri sıvamak için.
    – Çörek otu
    Seyhun'un Ispanaklı Böreği- Bekâr Yemeği

    Yapılışı

1. Ispanağı süzdürüp, derince bir kaba koyun.
2. Ispanağın üstüne domates/ soğan/ kimyon/ kara biber/ kırmızı biber/ tuz ve peyniri ekleyip, karıştırın.
3. Yufkayı masanın üstüne koyun. Daha sonra yufkanın boyunu elinizdeki tepsi boyu kadar
saracaksınız, ona göre katlayın. Yufkanın üzerine bulamacı sondaki kapama(sarma) boyu dışında yayın.
4. Bulamacın üstüne ıspanağı koyun.
5. Dolu taraftan başlayarak yufkayı yaklaşık 5-6 cm eninde katlayın.
6. Normalde bir tepsi 4 yufka alır. Tepsileri margarinle sıvayın.
7. Ruloların üstüne yumurtanın sarısını sürün, üstüne çörek otu serpin.
8. 175 derecede 45 dakika pişirin.
- Seyhun'un Ispanaklı Böreği - Bekâr Yemeği

Afiyet şeker olsun!

(*) Seyhun Yıldam benim eniştem olur. Yemek yapmasını da, yemesini de iyi bilir. Bir konuyu geliştirmek emek ister, lütfen “Seyhun’un Ispanaklı Böreği” adını kullanınız.

(**) Tek kişi veya az misafir için tarifin yarısı yapılmalıdır. Hazırladığınız bütün börekleri pişirin, yemediğinizi buzdolabına kaldırın. 3-4 gün içinde fırında, mikrodalgada veya tavada ısıtıp yiyebilirsiniz. 6 yufka için iki tepsi gerekir.


Kaliteli Servis- Tüketici (Kullanıcı) İlişkileri ve Yurtiçi Kargo

26 Aralık, 2010

Geçtiğimiz üç hafta boyunca Yurtiçi Kargo yerel şubesi ile yaşadığım olayı Servis Kalite’leri konusunda yardımım olur diye Yurtiçi Kargo Merkezine bildirmeye karar verdim. Olayın kendisini 200 sözcüklük sınırlama içinde özetleyerek bir mesaj yazdım. (1)

“İstanbul’dan 01.12.2010’da gönderilen Tel İhbarlı kargo 2.12de Mnvgt’a varmış. Ben kargonun vardığını 20.12’de şubeyi arayarak öğrendim. Sorduğumda beni 2.12’de aradıklarını, ulaşamadıklarını söylediler. Yurtici Kargo Sorun Bilgilendirmesi
Bence eğitim eksikliği var. Bir veya iki kez arayıp, ondan sonra üç hafta boyunca sadece beklemek sizce doğru bir kurumsal yaklaşım mı? Bir hafta sonra tekrar ulaşım neden denemiyor? Alıcıya ulaşımadığı ayrıca göndericiye bildirilemez mi?
Yineliyorum, kalite kontrol sistemi ve/veya eğitim eksikliğiniz var.

Gültekin Orhon – İnş.Y.Müh”

İletiyi yollamaya geçince yandaki mesajı aldım.

Yazim Hatalari Uyarisi- Yurtici Kargo

Özetle, ben bilgilendirmede yanlış yapmışım. Yaptığım yanlışlar ise;

* hatalı telefon alan kodu girdiniz– İki alan kodu yazmışım biri 532-Turkcell, diğeri 242- Antalya. Bunun neresi yanlış olabilir, olsa ne zararı olur? Yazıyı okurken bu telefon numaralarını neden okuyamazlar?
* hatalı telefon no girdiniz – Hatalı girdiğimi varsayarsak ne önemi var. Ben zamanımı ayırıp bir bilgilendirme yapıyorum. Telefon numaram hatalı diye neden bu bilgiyi kabul etmiyorlar?
* Güvenlik kodu Hatalı– Benim yazdığım da, görülen rakam da yukarıda. Siz bakın hata var mı?

Ayrıca diyelim ki herşey yanlış, “olay doğru mu?” diye adı geçen gönderinin başına gelenleri inceleseler ne kaybederler?

Belki vardır diye 242’nin önüne sıfır koyarak da denedim, olmadı. Bir kez daha deneyip mesajı gönderemeyince emeğim boşa gitmesin diye internete yazdım.

Sonuç olarak; Bazı kurumlar uyarı almaya hazır değiller. Kendi kabuklarında rahatsız edilmeden yaşamak istiyorlar. Şu an sistem bir oligopoli (2) Bir kişi sistem ile ilgili hata görmüş, dostca uyarmak için zaman ayırmış, bilgilendirme yapmak istiyor, önüne engel çıkartıyorlar.

Ben de yollayamadığım bilgiyi internete döktüm. Belki ödev yapmak için bazı gençlerimiz kullanabilirler. Yurtiçi Kargo ile ilerde kargo yollar mıyım? Belki, ama eskisi gibi güvenerek değil.

(1)- Fatura No: AZ 217976, Gönderi Kodu-9140 6839 1949, Gönderen- Şükrü Server Aya (Beyoğlu-İstanbul), Alıcı- Gültekin Orhon (Manavgat, Antalya), Çıkış Günü- 01.12.2010/ 14:31:18, Telefon İhbar için alınan bedel- 1.53 TL+KDV

(2)- Pazarda kısıtlı sayıda (en fazla 4) firmanın çok etkili olması durumu. Bu durumda bu az sayıdaki firma birlikte hareket ederek fiyat ayarlamasına (yükseltmesine) gidebilir, yeni firmaların ilerlemelerini birlikte hareket ederek (fiyat kırarak) engelleyebilirler.


Kuzguncuk Bostan’ından sonra sıradakiler

21 Aralık, 2010

2960 Sayılı BOĞAZİÇİ KANUNU, Kenan Evren döneminde “Boğaziçi Elden Gidiyor” söylemleri ve toplum isteği üzerine 22/11/1983 gün, Sayı:18229 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yasa toplam 21 madde olup, ilk beş madde amaç ve ilkeleri tanımlamakta ve sıralamaktadır. Geri kalan 16 Madde ise gerekli yapılanma, uygulama ve parasal konuları kapsamaktadır.

Yasanın temeli ise birinci maddedir;

“AMAÇ:
Madde 1 – Bu Kanunun amacı; İstanbul Boğaziçi Alanının kültürel ve tarihi değerlerini ve doğal güzelliklerini kamu yararı gözetilerek korumak ve geliştirmek ve bu alandaki nüfus yoğunluğunu artıracak yapılanmayı sınırlamak için uygulanacak imar mevzuatını belirlemek ve düzenlemektir.” Buna göre “Boğaziçi Kanunu değiştirilmedikçe Boğaziçi Alanının içinde nüfus yoğunluğunu arttıracak yapılanma yapılamaz.

Boğazda yapılaşma isteyen ve bu alanda yatırım yapmış şirketler vardır. Ayrıca nasıl Vakıflar Genel Müdürlüğü elindeki yeşil arsayı daha değerlendirmek istiyorsa, diğer kamu kuruluşları da “basiretli bir tacir gibi” davranıp para kazanmak istemektedirler. Son yıllarda Belediyeler de, diğer kamu kuruluşları (eğitim de içinde) artan bir şekilde birer tüccar gibi davranmaktadırlar. Benim bildiğim kamu korur ve yönetir.

Sonuçta bu yazıda görüleceği gibi gözönünde çok olmayacak, büyük çıkarlara dokunmayacak ufak bir parça olarak Kuzguncuk Bostanı seçilmiştir. Eğer başarılı olunursa Boğaziçi Kanunu kadük olacak ve İstanbul Boğazı boydan boya yapılaşmaya açılacaktır.

Kuzguncuk’un yakın çevresine bir bakarsak; Kuzguncuk'un Çevresindeki Yeşil Alanlar

Bu alanları aşağıda orantılı büyüklük olarak toplayarak bir tablo olarak sunuyorum.

Kuzguncuk Cevresindeki Yesil Alanlar
Dikkat edilirse Bostan çevremizdeki yeşilliğin ancak %2’si, yapılaşabilir alan’ın %2.5’dur. Çevremizdeki yeşilliklerin hepsi (mezarlıklar dışında) bir gün nakde dönüşmek üzere satışa çıkabilir. Arazi rantı ile yönetim ne yeryüzüne ne de bizlere yabancı değildir. Bu konuyu ayrı bir yazıda işleyeceğim.
Nakde dönüşebilecek alanları çok yüzeysel olarak irdelersek; bazı alanlar hemen yapılaşmak için beklemektedirler (Doğuş, MESA, YKB), diğerleri ise zaman alır.

Unutulmamalıdır ki, Padişahların tapuya “üzerinde yapılaşma olamaz” diye şart koştuğu bir arazinin önce devlette bulunan tapusu üzerinde değişiklik yapılarak, bu şartın devlet memurlarınca silindiği, oraya koca bir otel/ bina yapıldığı ve polis ve yargının bu olayı belgeleyip, “bina yıkılmalıdır” kararının çıktığı bir ülkede yaşıyoruz. Acıklı olan, Danıştay’ın bu kararı çıkalı yaklaşık 5 yıl oldu. Kimse kılını kıpırdatmadı, bina olduğu yerde duruyor. Tapuda değişiklik yapan memura ne olduğunu bilmiyorsam da, parasal durumunun epey iyileşmiş olduğunu düşünüyorum.

Boğaziçi yasasının kadük olmaması ancak çok bilinçli bir toplum direnmesi ile gerçekleşir.